
Günümüzde doktrin ve uygulamada akit, bağıt ve
mukavele olarak da kullanılmakta olan “sözleşme”, iki ya da daha fazla tarafın
bir hukuki sonuç elde etmek üzere iradelerini karşılıklı ve birbirine uygun
olarak açıklamaları şeklinde tanımlanmaktadır. Kişiler, kanunların ve emredici
hükümlerin, başka bir ifade ile hukuk düzenin çizdiği sınırlar içerisinde
kalmak şartıyla, kendi aralarında, iradelerine uygun ve geçerli olacak şekilde
hukuki ilişki kurabilmek amacıyla sözleşme yaparlar. Yapılan bu sözleşmeleri,
bir anlamda kişilerin kendi kanunları olarak tanımlamak da mümkündür. Zira
taraflar karşılıklı ve birbirine uygun irade açıklamalarında bulunarak sözleşme
yapmakla, bu sözleşmenin taraflar açısından bağlayıcı ve vazgeçilmez bir
nitelik kazandığını ve bundan sonra tarafların müşterek rızası olmadıkça bu
sözleşmeden dönülemeyeceğini kabul ederler (ahde vefa -
pactasundservanda). Bu nedenle kişilerin sözleşme ilişkisine girmeden önce, bu
sözleşme ile kendileri için ne gibi hak ve yükümlülüklerin düzenlendiğini
bilmeleri ve sözleşmeyi bu farkındalık ile yapmaları büyük önem taşımaktadır.
Öte yandan bilindiği gibi
Anayasa’nın 48. maddesi uyarınca “sözleşme özgürlüğü” esastır; ancak bu
serbesti kişilere sınırsız bir hak bahşetmez. Zira Türk Borçlar Kanunu’nun 27.
maddesi uyarınca “Kanunun emredici hükümlerine, ahlaka, kamu düzenine, kişilik
haklarına aykırı veya konusu imkânsız olan sözleşmeler kesin olarak
hükümsüzdür.” Bu nedenle kişilerin sadece mevcut sözleşme kapsamında özel
bir takım hususlarda bilgi sahibi olması da haklarının ve yükümlülüklerinin
farkındalığı için yeterli değildir. Sözleşmenin, tarafların ne istediklerini tam
olarak ortaya koyacak ve iradelerinin aynı amaca yönelik olacak şekilde kaleme
alınması önemlidir. Öte yandan sözleşme ile ilgili ileride yaşanması muhtemel
sorunların çözümünde, sözleşmeler hukukuna hâkim olan eşitlik, nisbilik ve
üçüncü kişiler aleyhine borç kurulamaması, sözleşmelerin rızailiği, dürüstlük,
sözleşmelerde ivazlılık (karşılıklılık), hakimin takdir yetkisine sahip olması
gibi bir takım genel ilkelerin dikkate alınması gerekliliği, bugün gerek
doktrin gerekse yargı içtihatlarınca kabul edilmektedir.
Günümüzde en çok karşılaşılan sözleşme tipleri şunlardır;
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|